İbn Sînâ ve Fârâbî’nin Metafizik Anlayışları: İrfan ve Nübüvvet Perspektifi

İbn Sînâ, “el-İşârât ve’t-tenbîhât” adlı eserinde riyazet ve mücahede yöntemlerini detaylıca işleyen ilk filozoflardan biridir. “Makāmâtü’l-ârifîn” bölümünde, züht, ibadet ve irfan konularına ayrıntılı bir şekilde değinmiş, ancak bu bölümün içeriği hakkında farklı görüşler bulunmaktadır.
Fârâbî ise “Risâle fî ağrâzi’l-hakîm” adlı eseriyle ontoloji, teoloji ve tikel bilimlerin ilkelerini içeren bütünlüklü bir metafizik kitabı yazmamış, ancak içeriğiyle ilgili kısımları farklı eserlerde ele almıştır. “Kitâbü’l-Hurûf” adlı eserinin ilk bölümü ontolojiye ayrılmış, kategorileri içermiştir. Fârâbî’nin nübüvvet anlayışı da metafiziğe mülhak olarak değerlendirilmiştir; ona göre, nübüvvet, hakikat bilgisine sahip bir filozofun toplum düzenini kurması ve hukukî, ahlakî yasaları vazetmesiyle en üstün formunu bulur.
Bu nedenle nübüvvet, hakikat bilgisinin makul hali olan metafizikle bağlantılıdır. Fârâbî, nübüvvetin etrafında şekillenen fıkıh ve kelamı, medenî bilimler kapsamına dahil eder ve bunları hatabî (retorik) bilimler olarak değerlendirir.